Bingölspor ve yardım yaygarası

Son günlerin popüler konusudur; “Bingölspor için yardım toplantısı”

Şehrin bir yakasında yapılan toplantıda konuşulanlar, bir saat sonra diğer yakasında bambaşka bir hale bürünebiliyor bu şehirde!

Herkesin dilinde benzer cümleler…

Lakin herkesin kendince bir süsleme sanatı uyguladığı da gözden kaçmıyor!

Denilmek istenenler ‘denilmiş gibi' aktarılıyor, denilmemişler de ‘Aslında böyle demek istedi' diye sunuluyor!

Bulunmadığım ancak birçok insandan dinlediğim cümleleri bir araya getirince çıkan sonuç şu;

Vali Bey, önüne konulan liste üzerinden toplantıya katılan herkese ‘ne kadar katkı sunabilirsiniz?' diyor ve irili ufaklı birkaç itiraz ve rakamın düşürülmesi dışında hemen herkes elini göğsüne vurarak rakamları kabul ediyor.

Şuana kadar taahhüt ettiği miktarı kulübe veren de bir elin parmak sayısı kadar bile değil.

Taahhüt edilen rakamların tamamı verilir mi? Bekleyip göreceğiz!

İşin bu kısmını ne kadar tartışırsak tartışalım, konulacak nokta cümle şudur; “Bingölspor bu şehrin takımıdır. Bu şehrin topyekûn sahiplenmesi lazım. İş adamları da vergisinden pay ayırarak bu takıma gerekli desteği sunmalı”

Oturulan her masada “Resmen bizden haraç alıyorlar” yaygarası koparılmasını doğru bulmuyorum!

Kimse zorla destek istemiyor!

Sizler de bu rakamları zorla vermek zorunda değilsiniz!

Ancak verilmiş bir taahhüt varsa da, bunu yerine getirmek de “sözünün eri” olmanın gereğidir.

Vali ve Belediye Başkanı, bu işe sahip çıkmaya çalışıyor. Bunu bir soruna dönüştürmek, binbir çeşit dedikoduyla bu işi gölgelemek yerine fırsata çevirmek daha mantıklı değil mi sizce?

Bir takım yanlış uygulamalar olduğu tartışılabilir! Toplantının içeriği, uygulanış biçimi ve dahası…

Fakat tüm bunları öne sürerek amacı saptıramayız!

Bir işadamının yakındığı hususa hak vermiştim. “Hazırlanan listeler şehirde hemen herkesin WhatsApp uygulamasında bulunur hale geldi. Birçok insan kalkıp dalga konusu ederek bana şu kadar versene diyor ve bu durum beni rahatsız ediyor. Ne verdiğimi ya da vereceğimi cümle alemin bilmesi gerekmiyor”

Kimin ne söylediğine ne vereceğine takılmadan, asıl meseleye dönecek olursak; bu takım için her sene birkaç işadamından alınacak desteğe bel bağlamadan, kalıcı gelirler oluşturmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Dün akşam masada dile gelen bu konuda uzun yıllar Elazığ'da yaşamış bir arkadaşın önerisi makuldü; “Su ve elektrik faturalarında olmadık birçok kalem için vergi ödüyoruz. Yasal altyapısı oluşturularak sadece fatura tahsilatında 1 liralık bir katkı da Bingölspor için alınabilir. Vergi Dairesi'nde yapılan her ödeme için 1 liralık katkı alınabilir. Araç Muayene istasyonunda her araç için 1-2 lira katkı alınabilir. Kamu personellerinden her ay 3-5 lira katkı alınabilir. Hatta sendikalar devreye girerek üyelerinden Bingölspor için cüzi miktarlarda destekler toplayabilir. Aylık verilecek 3-5 lirayla kimse fakir olmaz ama bu kulüp çok daha güçlü olabilir. Resmi bir pul yapılır ve aylık toplanan miktarlar kulüp hesabına yatırılır. Kulüp yönetimi de her yıl gayet şeffaf bir şekilde mali tablosunu kamuoyuyla paylaşır. İşadamlarından ise sadece deplasman giderleri için destek alınır. Bir yılda 17 deplasman maçı oynanacaksa, 20 tane işadamından destek alındığı taktirde hiçbir sorun kalmayacaktır. Elazığ'da yıllardır benzer uygulamalarla takım ayakta kalıyor. Kimse de verdiği 1-2 liranın hesabını yapmıyor, aksine bu desteği keyifle sunuyor.”

Oldukça makul bir fikir olduğu kanaatindeyim!

Yasal altyapısı da düzenlenerek bu konuda şimdiden bir seferberlik başlatılabilir ve şehrin tüm bireylerinin bu işe katkı sunarak takımı sahiplenmesi sağlanabilir.

Vali Bey'in bu husustaki “Bu takım şehrin takımıdır. En iyi reklam ve tanıtım bu takım aracılığıyla yapılabilir” yaklaşımını destekliyor, gerek kendisinin, gerekse Belediye Başkanımızın takımı daha iyi noktalara taşıma adına ortaya koydukları bu gayretin takdir edildiğini vurgulamak istiyorum. 

Dikenli bir yol olduğu aşikâr!

Fakat güzel sonuçlara kolay ulaşılmayacaktır!

Bu şehrin takımına sahip çıkmak hepimizin görevidir. Verdiğimiz desteğin miktarını tartışmak yerine, sahiplenme duygumuzun yoğunluğuna odaklanalım.

Herkes imkânı dahilinde destek sunduğu taktirde şehrin sportif atmosferinin değişeceğini hep birlikte göreceğiz.

Vali Bey, bu takımı sahiplenmek zorunda değil. İki, üç yıl buradaki görevini yapar gider. Ama bu takım Bingöl'ündür, bizim sahiplendiğimiz oranda var ya da yok olacaktır!

Vakti zamanında Bingöl'de görev yapan bir Vali'nin şu anısını önemsiyorum;

Odasına gelen müdürün telaş içerikli “Sayın Valim müfettişler geliyor” sözlerine karşılık oldukça sakin bir ses tonuyla “Sorun değil. Gelsinler. Korkulacak neyimiz var ki? Ekstra bir iş yapmadık ki? Rutin işlerimizi yapmışız, hesabını da verebiliriz.”

Vali Ali Mantı Bey'in bu konudaki gayreti ve ekstra çabasının başına dert olacağını düşünenler de var.

Bir büyüğümün güzel bir sözü vardı; “Sakatlanmamış futbolcu gerçek bir futbolcu değildir.”

Vali Bey ve Başkan Bey de bu konuda sakatlanma riskini göze almıştır.

Sayın Valimiz Ali Mantı Bey ve Belediye Başkanımız Sayın Yücel Barakazi, Bingölspor için elini taşın altına atmışsa, bu fırsata çevirmek inanıyorum ki yarınlar için güzel sonuçlara vesile olacaktır.

Sonuç olarak şunu söylemek isterim ki; kimse burada toplanacak yardımları şahsı için istemiyor! Aylarca memleket meselesi edilmiş ve envaı çeşit bahanelerle gölgelenmiş destekleri konuşmaktansa, hiç verilmemesi daha efdaldir!