Hepsi Bingöl'ü çok seviyor.
Bilgi birikimleri ve imkanları ile gelip Bingöl Halkına hizmet etmek için siyaset yapıyorlar.
Aday gösterilmeyenler ertesi gün sessiz sedasız Bingöl'ü terk ediyor.
Aday olup seçilemeyenler, Bingöl halkının her türlü kötü yönetilmeye müstehak olduğunu söyleyip, geldiği yere geri dönerek Bingöl'e olan sevdasını uzaktan yaşamaya devam ediyor.
Seçilenler ise görevde kaldıkları sürece Bingöl Halkına yük olmamak, gözlerinin bu halkın malında olmadığını göstermek için Bingöl'e, evlerini dahi getirmiyorlar ve görevleri bittiği gün, canlarından daha çok sevdikleri Bingöl'ü bırakıp sevmedikleri çöplüklerine geri dönüyorlar.
En hayran olunan tarafları, Bingöl'de yaşayanların değil de, kendilerinin Bingöl'ü herkesten daha iyi tanıdıklarını söylemeleridir.
Bingöl Siyasetçinin değişmeyen kaderi hep mülteci olmalarıdır.
Yaklaşan seçimlerde, dışarıda yaşayan bütün siyasetçilerimizde bir Bingöl sevdası hareketliliği başladı. Bingöl halkı da onlara olan hayranlık ve minnetarlığını göstermek için kahvehanelerde yerini almaya başladı.
Fanatik taraftarlar şimdiden birbirlerinin kalbini kırmaya başladılar bile...
Bende hep hayran kalmışımdır bu büyük sevdaya, bizi bizden daha fazla sevenlerin olmasına.
Ama,
Hüsmen dayı yine ayıp etti.
Bu muhteşem Bingöl sevdalıları için dedi ki, "İyiki de bunlar Bingöl de yaşamıyorlar, yoksa biz bunların bize siyaseten gösterdikleri yüzlerini normal zamanlarda görüp katlanamazdık."
Bir de dedi ki;
"Kaçmak denilince Bingöl siyasetçileri akla gelir.
Kaçmayın kaçmayın Bingöl halkı adam yemez.
Ya da kaçın kaçın. Bingöl'de yiyebileceğiniz bir şey kalmadı."
Ayıp ediyorsun Hüsmen dayı.