AK Parti Bingöl İl Başkanı M. Hanefi Güler, Ortadoğu'da yaşanan kargaşalar ve İslam dünyasının yaşadığı ahlak sorunları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
‘‘Biz İslam'ı mistik anlamda yaşıyoruz. Batı, yalanlar üzerine doğruları yaşarken; Biz, doğrular içinde yanlışlarla yaşıyoruz” diyen Güler, açıklamasında “İçimizdeki kavgalar ve itilaflarla bölük-pörçük olduk. Böylece sistematik hareket eden batıl, sistemsiz olan hakkı ezmeyi başardı. Gayrimüslim Dünya, sosyal anlamda bazı İslami kültürleri bizden alırken biz ise onların fitne ve fesatlığını aldık. İslam'ın insana kazandırmak istediği davranış formunu bireysel anlamda Batı yaşıyorken biz ise kaybettik” ifadelerini kullandı.
İslam ümmetinin dünyevileşmeyle ve bunun paralelinde ahlaki problemlerle karşı karşıya kaldığını ve gelişime yönelik sıkıntılar yaşadığını dile getiren AK Parti İl Başkanı Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin 18 yıldır İslam ümmetine rol model olmak için onurlu bir çaba içerisinde olduğunu ifade etti. Güler, açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi:
‘‘Günümüzde İslam coğrafyasında 1258 yılındaki Moğol istilasının benzeri hadiseler yaşanıyor. O dönemde kılıçla yapılmaya çalışılanlar günümüzde zihinlerin de ele geçirilmesiyle devam ediliyor. Tıpkı 750 yıl önce İslam beldelerinin yerle bir edildiği gibi bugün de aynı saldırılar gerçekleştiriliyor. Adeta tarih tekerrür ediyor. Eğer biz, bunların sebeplerini irdelemezsek, sebep-sonuç ilişkisi çıkarmazsak, bu zulme ümmetçe maruz kalmaya devam ederiz. İslam ümmeti olarak bizim gelecek ile ilgili herhangi bir planımız yok. İslam toplumunda dünyevileşme, ahlaki problemler ve gelişim eksikliği var. Allah'a kulluk görevimizi unuttuk, kardeşlik hukukumuzu kaybettik. Karındaşlığı din kardeşliğine tercih ettik. İslami ve insani hasletlerden uzaklaştık. İslam sadece itikat ve ibadet dini değildir, bütün hayatın içinde vardır. İslam; ilimdir, bilimdir, fakiri-muhtacı gözetmektir, Peygamber'i ve Kur'an'ı yaşamın merkezine almaktır. Biz İslam'ı mistik anlamda yaşıyoruz. Avrupa'nın gönderdiği küresel hastalıkların adeta müptelası, sömürü aletlerinin esiri olmuşuz. Batı, yalanlar üzerine doğruları yaşarken; Biz, doğrular içinde yanlışlarla yaşıyoruz. İçimizdeki kavgalar ve itilaflarla bölük-pörçük olduk. Böylece sistematik hareket eden batıl, sistemsiz olan hakkı ezmeyi başardı. Gayrimüslim Dünya, sosyal anlamda bazı İslami kültürleri bizden alırken biz ise onların fitne ve fesatlığını aldık. İslam'ın insana kazandırmak istediği davranış formunu bireysel anlamda Batı yaşıyorken biz ise kaybettik. Onlar orta halli yaşarken bizde ise marka, gösteriş ve itibar kaygısı var. Onlar üretken, disiplinli, şehir hukukuna uygun hareket ederken biz ise üretmeyen çalışmayan bir toplum halini aldık. İnancımız ile pratik yaşantımız çelişir oldu. Bir taraftan Müslümanlar gayrimüslimlerin günahlarına bulaşırken, gayrimüslimler ise güçleniyor. Aslında gayrimüslimler güçlü olduğu için Müslümanlar güçsüz değillerdir. Bugün ümmet; adalet, ilim, ahlâk ve gelişim hususunda eksiklikler yaşıyor. Allah evrensel yasalar koymuş! ‘Çalışana, gayret edene, adil olana yardım ederim' buyuruyor. Allah, mümin-gayrimüslim ayırt etmeksizin çalışana verir. Biz, bilimsel gelişim gösteremiyoruz. Her şeyi devletten bekliyoruz. ‘Desinler' diye yaşıyoruz. Kurallara uygun yaşamıyoruz. Bunlara uymadığımızda Allah'ın yardımına ulaşamayız. Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kişidir. Biz Allah'ın emirlerine uygun şekilde yaşarsak o da istediklerimizi kabul eder. Biz birbirimize karşı samimiyetsiz davranırsak musibet ve bela gönderir. Cennet zor bir makamdır. Çetin mücadele ile girilir. Peygamberler bile Allah'tan yardım istemişlerdir.''
Lüreçte kardeşliğin en ulvi ve mükemmel örneklerine şahit olduk. Ülkelerini terk etmeyen Suriyeli Müslümanlar, bu çetin kış günlerinde çadırlarda zor koşullar altında yaşam mücadelesi veriyor, bazısı sığınacak bir çadır dahi bulamıyor.”
“Bizler başarıya ulaşmak istiyorsak insani hasletlerimizi geliştirmeliyiz. Adalet, ilim ve kişisel gelişimi tesis etmeliyiz. Modern dünyanın esiri olmadan çalışmalı ve üretmeliyiz. Asla karamsar değiliz. Ümmet, ne zaman düşmana karşı direnmişse Allah yardım etmiştir. Bugün bu enkazdan sağ çıkan nesillerden yeni Selahaddin-i Eyyubiler çıkacaktır ve bu zulmün hakkını soracaktır. Tarihte bunu yaptık, yine başaracağız.”