Bugüne kadar yapılan yüzeysel araştırmalarda, Bingöl-Elazığ yol güzergâhında Urartulara ait çeşitli konaklama tesisleri tespit edilirken, ilimizin genelde geçiş güzergâhı olarak kullanıldığı tarih sayfalarında yer aldı. Ancak Bingöl-Genç karayolu kenarında bulunan ve bölgenin en büyük höyüğü olarak gösterilen Samantepe Höyüğü, Bingöl'ün sadece geçiş güzergâhı olarak kullanılmadığını, aynı zamanda önemli bir yerleşim yeri olduğunu da gösteriyor.Samantepe Höyüğü, Bingöl-Genç karayolunun 8. kilometresinde bulunuyor. Bingöl'de bir dönem İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü olarak görev yapan Arkeolog İzzet esen, 1987 yılında bölgede araştırma yapan Prof. Dr. Veli Sevin'in araştırmasından da yararlanarak hazırladığı raporda, SamantepeHöyüğü'nün bölgede bilinen en büyük yerleşim yeri olduğunu kaydetti.
Esen, raporunda, “Bingöl-Genç karayolu üzerinde, il merkezinin 8 kilometre güneyinde ve karayolunun hemen kenarında yer alan Samantepe Höyüğü, yaklaşık 350x200 metrelik boyutları ve 20 metreyi bulan yüksekliğiyle, bugüne kadar Elazığ-Bingöl yöresinde tespit edilmiş olan en büyük yerleşme yeri durumundadır” ifadelerine yer vermişti.
“HÖYÜK, DEMİR ÇAĞI'NDAN KALMA”
Üzerinde yapılan tarımsal etkinlik nedeniyle höyük üzerinde fazlaca bir mimari kalıntıya rastlanmadığına raporunda yer veren Esen, “Ancak yüzeyden toplanan bol sayıda seramik, bu höyüğün tek evreli bir yerleşime sahne olduğunu ve M.Ö. 8 ve 7. yüzyıllarda yani Demir Çağı'nda iskan gördüğünü göstermektedir. Yine höyüğün kuzey kesitine bakıldığında, tabakalaşma olmadığı ve tek evreli bir yerleşim olduğu anlaşılmaktadır.Yüzeyde görülen seramik parçaları ve küçük taş havan gibi tarımsal nesneler, SamantepeHöyüğü'nün Demir Çağı'nda yoğun yerleşim görmüş önemli bir merkez olduğuna işaret etmektedir. Höyük, bulunduğu coğrafi noktanın stratejik özellikleri ve Arsania (Murat) Nehri'nin hemen kıyısında yer alması nedenleriyle de ayrı bir öneme sahiptir” ifadelerini kullandı.
“HÖYÜK'TE BULUNAN SERAMİKLER, SAMANTEPE'NİN BİR MERKEZ OLDUĞUNU DOĞRULUYOR”
Raporunda SamantepeHöyüğü'nde bulunan seramikler hakkında bilgi veren Esen, şu ifadelere yer verdi: “Samantepe seramiklerinin tümü çarkta biçimlendirilmiş, hamurları genellikle, bölgesel özellikte mikalı kum ve bazen saman katkılı ve yüzeylerin çoğu kez açkılıdır. Açık kırmızı, kırmızımsı kahverengi ve kahverenginde astarlı olan kaplar orta ve iyi derecede pişirilmiştir. Yine bu seramikler içinde, tipik Urartu seramiği olarak nitelenen ve Arkeoloji Literatüründe “Bianili Seramiği” adı verilen parlak kırmızı cilalı seramiklerin varlığı, Samantepe'nin daha çok M.Ö. 8. ve 7. yüzyıllarda iskân görmüş bir merkez olduğunu doğrulamaktadır.”